
Prostat büyümesi tıpta “Benign Prostat Hipertrofisi” (BPH) olarak adlandırılır. BPH, prostat bezinin erkeklerde artan yaşla birlikte büyümesi ve bazı şikayetlere yol açmasıdır. BPH, oldukça sık görülen bir hastalıktır. Elli yaş civarı erkeklerin dörtte birinde, 80 yaş civarı erkeklerinde yaklaşık yarısında prostat büyümesine bağlı şikayetler vardır.
BPH ne gibi şikayetlere yol açar?
Prostat büyümesinin en çok yol açtığı yakınmalar şunlardır:
-
Sık sık idrara çıkma (özellikle geceleri)
-
Aniden idrar yapma isteği
-
İdrarı yapmaya başlarken zorlanma
-
İdrar yaparken ağrı veya yanma
-
İdrar kesesinin tam olarak boşalmadığını hissetme
-
İdrar damlatma veya kaçırma
-
İşeme sırasında idrarın zayıf olarak akması
Tanı nasıl konur?
Yukarıdaki şikayetleri olan hastalarda, yapılan bazı muayene ve testlerle BPH tanısı kolayca konabilir. Bunların içinde en sık uygulananlar rektal dijital muayene, PSA kan testi, transrektal ultrason ve idrar akışının incelemesidir. Bu yöntemlerle hem BPH tanısı kesinleştirilir, hem BPH nın derecesi saptanır hem de prostata ait diğer hastalıklar ekarte edilebilir.
Hangi tedavi seçenekleri vardır?
BPH da en çok uygulanan yöntemler ilaç tedavisi ve ameliyattır. Başlangıçta, çoğunlukla ilaç tedavisi denenir. Ancak, hastaların önemli bir kısmında yakınmalar zamanla artar ve ameliyat gerekli olabilir. BPH da en sık uygulanan ameliyat TURP işlemidir (Transüretral prostat rezeksiyonu). Bu işlemde, üretradan (idrar kanalı) ince bir boruyla girilerek prostata ulaşılır ve kanalı daraltan prostatın orta kısmı tıraşlanarak dışarı alınır. TURP ameliyatını takiben hasta birkaç gün hastanede kaldıktan sonra evine gidebilir. TURP, prostat şikayetlerini gidermede oldukça başarılı bir yöntemdir, ancak bazı yan etkileri vardır. Bunların içinde en sık rastlananı retrograd ejekülasyondur. Retrograd ejekülasyon, orgazm sırasında meni sıvısının penisten dışarı çıkması yerine mesaneye geri akmasıdır. Mesanede biriken meni bir sonraki işeme sırasında idrarla birlikte dışarı atılır. TURP sonrası sık rastlanan bir diğer yan etki de kanamadır. Kanama, işlemden sonra gittikçe azalmakla beraber bazan haftalarca devam edebilir.
Bu iki sık rastlanan yan etki dışında, TURP ameliyatından sonra daha nadiren de olsa aşağıdaki problemler gelişebilir:
-
Empotans: Bazı hastalarda TURP sonrasında ereksiyonda azalma görülebilir. Bu durum işlem öncesinde ereksiyon problemi olanlarda daha sık rastlanır.
-
İdrar tutamama: TURP sonrasında, devam eden mesane sorunlarına ya da operasyon sırasındaki sfinkter kaslarındaki hasara bağlı olarak idrar tutma sorunları oluşabilir.
-
Üretra darlıkları: TURP sonrasında üretrada oluşan nedbe dokusu sonradan daralma yapabilir ve hastada yeniden idrar yapma zorluğu oluşabilir. Bu durumda darlıkları üretradan özel yöntemlerle genişletmek gerekebilir.
-
İnfertilite (kısırlık): Retrograd ejekülasyon oluşursa cinsel ilişki sırasında meni dışarı çıkmadığından normal yolla hamilelik mümkün değildir.
TURP ameliyatı bazen lazerle yapılabilir. Bu yöntemde doku kesilmez, onun yerine yakılarak küçültülür. Kanama daha az olduğundan özellikle kan sulandırıcı ilaç kullananlarda tercih edilir, ancak bu yöntemde de aynı komplikasyonlar gelişebilir.
Prostat çok büyümüşse, yani 75-80 gramın üzerine çıkmışsa bu durumda TURP genellikle yeterli olmaz. Bu tür hastalarda önerilen yöntem "açık prostatektomi" ameliyatıdır. Bu ameliyatta genellikle karnın alt kısmından bir kesi yapılarak prostatın büyük bir kısmı alınır. Açık prostatektomide, prostat büyümesine bağlı yakınmalar ortadan kalkabilir, ancak enfeksiyon, kanama, empotans ve idrar tutamama gibi yan etkiler daha fazla görülür. Bu nedenle, özellikle prostatları büyük olan hasta grubunda, ameliyat dışı tedavilerin uygulanması daha da büyük önem taşımaktadır.
Hangi ameliyatsız tedavi yöntemleri vardır?
Prostat büyümesi için günümüzde uygulanan 2 grup ameliyatsız (minimal invaziv) tedavi yöntemi vardır. Bunlar embolizasyon ve perkütan ablasyondur. Embolizasyonda, prostatın damarları küçük taneciklerle tıkanıp küçülmesi ve sidik kanalına oluşan basının azalması amaçlanır. Perkütan ablasyonda ise ultrason rehberliğinde ciltten prostata bir iğne ile girilerek sidik kanalının etrafındaki prostat dokusu dondurularak küçültülür ve sidik kanalının basısı ortadan kaldırılır. Kriyoablasyon denen bu yöntem prostattaki kanserli dokuyu öldürmek için de kullanılmaktadır.
EMBOLİZASYON
Embolizasyon, anjio yöntemiyle bir doku ya da organın damarlarının tıkanmasıdır. Damarları tıkanan organ fonksiyonunu kaybetmez ancak belirgin olarak küçülür. Embolizasyon yöntemi, tıpta on yıllardır kanamaların durdurulmasında, kanserli dokunun küçültülmesi ya da öldürülmesinde ve rahim miyomların ameliyatsız tedavisinde başarıyla kullanılan bir yöntemdir. Embolizasyonun prostat büyümesinde kullanılması ise daha yenidir. İlk kez 2011 yılında Portekiz ve Brezilyalı girişimsel radyologlar tarafından uygulanmış ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Prostat embolizasyonu o tarihten beri dünyanın birçok ülkesinde gittikçe artan sıklıkta uygulanmaktadır. Merkezlerimizde de 2015 yılından beri uygulanan bir tedavi yöntemidir.
Nasıl Yapıyoruz?
Hastada anjio cihazında lokal anestezi altında, kalp anjiosunda olduğu gibi, kasık atardamarından girilir ve önce çeşitli filmler çekilerek prostatı besleyen atardamarlar tesbit edilir. Daha sonra, kateter adı verilen çok ince borucuklarla prostatı besleyen damarlara çok küçük tanecikler verilerek bu damarların tıkanması sağlanır. Damarları tıkanan prostat dokusu gittikçe küçülür ve prostat dokusunun içinden geçen idrar kanallarına yaptığı bası azalır. Böylece, hastada prostat büyümesinin yarattığı sıkıntılar belirgin olarak azalır ya da kaybolur. Embolizasyondan sonra, prostat küçülür ancak canlılığını ya da fonksiyonunu kaybetmez çünkü az da olsa çevredeki organların damarlarından da beslenmeye devam eder.
Prostat embolizasyonunun avantajları nelerdir?
-
Lokal anestezi altında yapılır, ağrı yoktur.
-
Hastanede yatmak gerekmez
-
İşlem sırasında ve sonrasında kanama olmaz
-
Retrograd ejekülasyon olmaz
-
Ameliyattan sonra görülebilen idrar tutamama, impotans, üretra darlığı ve kısırlık gibi problemler embolizasyonda bildirilmemiştir.
Hangi hastalar embolizasyona daha uygundur?
Embolizasyon tedavisi, büyük prostatı olan (80 gram ve üstü) hastalarda hem daha fazla yarar sağlar hem de teknik olarak daha rahat yapılır. Bu tür hastalarda, zaten klasik TURP ameliyatından çok, yan etkileri daha fazla olan açık prostat ameliyatı önerilmektedir, dolayısıyla ameliyat tedavisi zaten çok ideal değildir. Buna karşılık, büyük prostatı olan hastalarda prostat damarları da daha büyük olduğundan bu damarlara girmek de tıkamak da teknik olarak daha kolaydır. Bu hastalarda, özellikle tansiyon, şeker hastalığı ve damar sertliği nedeniyle damar yapısı çok bozulmamışsa embolizasyon rahatlıkla uygulanabilir.
KRİYOABLASYON
Kriyoablasyon, hastalıklı dokuların -140 dereceye varan soğuklukta dondurulmasına dayanan bir perkütan ablasyon yöntemidir. Dondurulan ve canlılığını kaybeden doku vücudun bağışıklık hücreleri tarafından hızla küçültülür. Sidik kanalına bası yapan doku bu yöntemle dondurulduğunda vücudun doğal mekanizmasıyla küçültülür ve sidik kanalına yaptığı bası ortadan kalkar. Bu şekilde işeme fonksiyonu düzelir. Dünyada prostat kanserinin tedavisinde sıklıkla kullanılan bu yöntem, Avrupa'daki birkaç merkez ile birlikte bizim merkezlerimizde prostat büyümesinde de (BPH) başarıyla uygulanmaktadır.
Nasıl Yapıyoruz?
Hastada perine adı verilen anüs ile testis arasındaki bölge dezenfekte edilerek ultrason rehberliğinde kriyoablasyon iğnesi ile prostata girilir. İğne üretra dediğimiz sidik kanalının 1 cm kadar dış kısmına yerleştirilir ve bu bölge -140 derecede dondurulur. Sidik kanalının her iki tarafı bu yöntemle dondurulurken sidik kanalı yerleştirilen sonda içinde devridaim eden ılık su ile korunur. Bu şekilde sidik kanalına bası yapan prostat dokusu dondurulurken sidik kanalının zarar görmesi engellenir. Dondurulan doku canlılığını kaybeder, vücut tarafından küçültülür ve böylece idrar kanalına yaptığı bası ortadan kalkar.
Kriyoablasyon işleminden sonra hasta birkaç saat gözlenip sondası çekildikten sonra evine gönderilir.
Kriyoablasyonun avantajları nelerdir?
-
Lokal anestezi altında yapılır, ağrı yoktur.
-
Hastanede yatmak gerekmez
-
Sidik kanalına bası yapan doku direkt olarak tedavi edildiğinden ameliyata benzer ölçüde etkilidir. Ancak ameliyatta penisten girilerek sidik kanalı ve çevre doku travmatik bir şekilde kazınır ve bu esnada sidik kanalı ve meni kanalları hasar görür. Kriyoablasyonda ise penise ve sidik kanalına dokunulmaz, kanala bası yapan doku prostata girilerek direkt olarak dondurulur. Bu nedenle işlem travmatik değildir, sidik kanalı ve meni kanalları etkilenmez. Dolayısıyla:
-
Retrograd ejekülasyon olmaz
-
Ameliyattan sonra görülebilen idrar tutamama, impotans, üretra darlığı ve kısırlık gibi problemler çok nadirdir ya da görülmez.
-
Hangi hastalar uygundur?
Embolizasyon tedavisi sadece büyük prostatlara uygulanırken, kriyoablasyonda prostat boyutu önemli değildir. BPH tanısı alan tüm hastalarda kriyoablasyonu güvenle uygulayabiliriz.
Prostat büyümesi (Benign prostat hipertrofisi


