top of page
Tiroid kanseri nadir rastlanan bir kanser türü olmakla birlikte son yıllarda sıklığı gittikçe artmaktadır. Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 3 kat daha çok rastlanır. Geçmişte boyun bölgesinden radyoterapi alanlarda ve ailesinde tiroid kanseri olanlarda risk daha yüksek bulunmuştur. Tiroid kanserleri histolojik olarak dörde ayrılır. En sık rastlanan tipi papiller kanser (yaklaşık %80) ve foliküler kanserdir (yaklaşık %10). Bu kanserler çok yavaş seyir gösterdiklerinden, nadiren metastaz yaptıklarından ve metastaz gelişen hastalarda bile sağkalım süresi uzun olduğundan “iyi diferansiye” olarak tanımlanırlar. Özellikle papiller kanserde, erken evrelerde teşhis konulduğunda sağ kalım oranı son derece yüksektir. Bu nedenle, cerrahi gibi agresiv tedavi yöntemlerinin gerçekten gerekli olup olmadığı bu hasta grubunda sorgulanmaya başlanmıştır. Yirmi yıllık sağkalım oranları genel olarak papiller kanserde %98-99, foliküler kanserde ise %80-90 civarında bildirilmiştir. Tiroidin daha ender rastlanan medüller kanser ve anaplastik kanseri ise hızlı seyirlidirler ve sağkalım süreleri belirgin olarak daha kısadır. Bu nedenle “kötü diferansiye” olarak isimlendirilirler. Tahmini sağ kalım oranları, medüller kanserde 10 yılda %60-70 iken anaplastik kanserde 5 yılda sadece %10 civarındadır.
Nasıl tanı konur?
Tiroid kanserleri bazen muayene sırasında ele gelen bir nodül olarak hissedilebilirler. Bazen de boyunda ağrı ya da ses kısıklığı yapabilirler. Ancak günümüzde tiroid kanserleri genellikle guatr nedeniyle takip edilen hastalarda veya başka bir nedenle yapılan boyun ultrasonu sırasında tesadüfen saptanmaktadırlar. Tiroid ultrasonunun son yıllarda daha yaygın olarak kullanılmasıyla tiroid kanserleri eskiye göre daha erken evrede saptanabilmektedir. Ultrasonda görülen tiroid nodüllerinin çoğu iyi huylu olmakla beraber, bazı ultrason özellikleri nodülün kanser olma ihtimalini artırabilir. Bunlar nodülün büyüklüğü, kenarlarının düzensizliği, renginin koyuluğu, damarlanmanın fazlalığı ve nodülde kireçlenme alanları olması olarak sıralanabilir. Nodülün ultrason görünümü kanser açısından şüpheli bulunursa ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) yapılmalıdır. Ultrason rehberliğinde ve lokal anestezi altında yapılan bu işlemle, nodülün iyi huylu mu yoksa kanser mi olduğu yüksek bir doğrulukla anlaşılabilir. Eğer İİAB kesin sonuç vermezse hastadan bir kez daha biyopsi alınmalıdır. İkinci biyopsinin İİAB ile birlikte trukat yöntemiyle yapılmasıyla bu tür hastaların çoğunda kesin tanıya ulaşılabilir ve gereksiz tiroid ameliyatlarından kaçınılabilir.
Nasıl tedavi edilir?
İğne biyopsileriyle tiroiddeki nodülün kanser olduğu anlaşılırsa klasik tedavi yaklaşımı cerrahi operasyonla tiroid bezinin tamamının alınması ve daha sonra da radyoaktif iyot verilmesidir. Bir santimetreden den küçük papiller kanserlerde bazen tiroidin sadece bir kısmı da alınabilir. Bu tür olgularda, radyofrekans ve mikrodalga gibi perkütan termal ablasyon yöntemleri de ideal bir seçenektir. Ancak bu yöntemlerin kısa dönem sonuçları çok iyi olmakla beraber uzun dönem sonuçları henüz yeterince bilinmemektedir. Tiroid ameliyatından sonra tümör boyun bölgesinde nüks ederse yeniden cerrahi yapılabilir. Eğer hasta cerrahiyi istemezse ya da cerrahiye uygun bulunmazsa ultrason rehberliğinde alkol ablasyonu ya da lazer, radyofekans ve mikrodalga gibi termal ablasyon yöntemleri uygulanabilir. Bu ablasyon yöntemlerinin, bu tür hastalarda uzun süre lokal tümör kontrolünü sağlayabildiği bir çok çalışmada gösterilmiştir. Düşük riskli papiller kanser Tiroid kanserlerinin yaklaşık %80 i papiller kanserdir ve bunların da büyük kısmı düşük risklidir. Papiller mikrokarsinom olarak da adlandırılan bu kanserlerde tümör tiroid bezi içindedir, çapı 1,5cm den küçüktür ve çevredeki lenf nodlarına yayılmamıştır. Bu tür hastalarda 20 yıllık sağkalım %99 olarak bildirilmiştir. Günümüzde, ultrasonografi ve İİAB nin yaygın olarak kullanılması nedeniyle bu tür papiller mikrokarsinomlar çok daha sık olarak teşhis edilmektedirler.
Genel olarak, tiroid papiller kanser tanısı alan tümörlerin yaklaşık %80-85 inin düşük riskli papiller mikrokarsinom olduğu düşünülmektedir. Ancak, sağkalım oranları bu kadar iyi olmasına rağmen, günümüzde papiller mikrokanserler de diğer tiroid kanserleri gibi “agresif” olarak tedavi edilmektedir. Bu tür hastalarda standart tedavi yöntemi hala tiroid bezinin tamamının alınması ve sonra da radyoaktif iyot verilmesidir. Oysa, bu hastalarda tiroidin sadece tümörün bulunduğu yarısının alınmasının yeterli olduğu, radyoaktif iyotun da çok yavaş seyir gösteren bu tümörlerde belirgin bir yararı olmadığı gösterilmiştir. Hatta, bazı araştırmacılar bu tür hastaların hiç tedavi edilmeden takip edilmesini önermektedir. Japonya’da yapılan bir çalışmada, 1465 düşük riskli tiroid papiller kanser hastası ortalama 5 yıl boyunca tedavisiz takip edilmiş ve hastaların sadece %5 inde kanserin büyüme gösterdiği ve sadece %2 sinde lenf düğümü metastazı geliştiği görülmüştür.
Yeni tedavi yöntemleri
Düşük riskli papiller kanserlerde, günümüzde önerilen bir diğer tedavi de perkütan ablasyondur. Bu yöntem, cerrahi operasyonun risklerini içermediğinden ve saptanan tümörü öldürebildiğinden ve aynı zamanda da hastayı tedavisiz bırakmadığından bu tür olgularda gittikçe daha sık kullanılmaktadır. Literatürde, hem alkol ablasyonu, hem de radyofrekans, lazer ve mikrodalga ablasyonları papiller mikrokanserlerde kullanılmış ve oldukça başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Perkütan ablasyon, uzun dönem sonuçları kesin olarak bilinmemekle beraber, cerrahi operasyona uygun olmayan ya da cerrahiyi istemeyen papiller mikrokanser hastalarında oldukça avantajlı bir tedavi seçeneği olarak kabul edilmektedir.
Video bilgilendirme "Tiroid kanserinde ameliyatsız tedavilerimiz".
Tiroid kanseri metastazları
Tiroid kanserleri en sık boyundaki lenf düğümlerine, akciğer ve kemiklere metastaz yaparlar. Bu tür hastalarda klasik tedavi, olabiliyorsa metastazları cerrahi yöntemlerle almak ve sonra da radyoaktif iyot tedavisi uygulamaktır. Ancak son yıllarda, lenf düğümü metastazlarının lazer, radyofrekans ve alkol gibi ablasyon yöntemleriyle tedavi edilebileceği bazı çalışmalarda gösterilmiştir. Aynı şekilde, tiroid kanserinin akciğer, karaciğer ve kemik gibi uzak organ metastazları da perkütan ablasyon ve kemoembolizasyon gibi yöntemlerle tedavi edilebilirler.
Tiroid kanseri
bottom of page