top of page
Böbrek kanserinde girişimsel radyoloji

​Böbrek kanseri
En sık rastlanan böbrek kanseri, olguların yaklaşık %80 ini oluşturan renal hücreli karsinomdur (renal cell carcinoma ya da RCC). Geriye kalanların büyük çoğunluğunu böbrekteki idrar kanallarından kaynaklanan transizyonel hücreli karsinom oluşturur. Böbrekte bunların dışında başka primer tümörler ve metastazlar da görülebilir ancak bunlar son derece nadirdir.

RCC genellikle büyük boyutlara ulaşana kadar belirti vermez. En tipik belirtisi idrarda ağrı olmaksızın kan görülmesidir. Tümör büyük boyutlara ulaşınca karında ele gelen kitle ve ağrı görülebilir. RCC tümörün büyüklüğü ve yaygınlığına göre 4 evreye ayrılır. Erken evre denen 1. ve 2. evrede tümör böbreğin içindedir. Evre 3 de tümör böbrek dışına, lenf düğümlerine ya da böbrek toplardamarlarına yayılmıştır. Evre 4 de ise en sık akciğere olmak üzere uzak organlara metastaz vardır.

Neden sık görülür?
Renal hücreli karsinom ya da RCC, son yıllarda özellikle ileri yaş grubunda oldukça sık olarak saptanan bir kanser türüdür. Sıklık 50 yıl öncesine göre yaklaşık 10 kat artmıştır. Bunun nedeni, hem nüfusun yaşlanmasına bağlı RCC nin artması hem de ultrason, tomografi ve emar filmlerinin sık kullanılmasıyla daha kolay teşhis edilmesidir. Görüntüleme yöntemlerinin sık kullanılması, RCC nin erkenden teşhis edilebilmesini sağlamıştır. Günümüzde, RCC olgularının %75 i en erken evre olan Evre 1a düzeyindedir (Tümör böbreğe sınırlı ve 7cm den küçük). 
 
Nasıl tanı konur?
RCC, verdiği belirtiler nedeniyle ya da tesadüfen çekilen ultrason, tomografi, emar ya da PET-CT gibi filmlerde saptanır. Ancak, böbrekte iyi huylu tümörler ve metastazlar da görüldüğünden şüpheli bir kitle saptandığında biyopsi yapmak gerekir. Biyopsi için ideal yöntem ultrason ya da tomografi rehberliğinde kor (trukat) iğne biyopsisidir. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 



Nasıl tedavi edilir?
RCC ler genellikle kemoterapiye ve radyoterapiye duyarlı değildir, bu nedenle ideal tedavi cerrahi olarak kabul edilir. En sık uygulanan operasyon böbreğin tamamının alınmasıdır (nefrektomi). Ancak, erken evrede saptanan tümörlerde böbreğin bir kısmını almak da yeterli olabilir (parsiyel nefrektomi). Cerrahi uygulanamayan olgularda biyolojik tedaviler ve immünoterapi denenebilir ancak bu yöntemler hastaların az bir kısmında yararlıdır.
 
Yeni tedavi yöntemleri
Böbrek kanserlerinde günümüzde en sık uygulanan tedavi yöntemlerinden birisi perkütan kriyoablasyondur (dondurma yöntemi). Kriyoablasyon birçok açıdan böbrek tümörlerinin tedavisi için idealdir. Kriyoablasyon, önceleri ürologlar tarafından cerrahi olarak, daha sonra da laparoskopik cerrahi yöntemle yapılmıştır. Günümüzde ise girişimsel radyologlar tarafından ciltten iğnelerle girilerek tamamen ameliyatsız olarak uygulanmaktadır. Bu yöntemde, cilt lokal anestezi ile uyuşturulduktan sonra kriyo iğneleri (kriyoprob) ultrason ve tomografi rehberliğinde böbrekteki tümöre yerleştirilir. Tümörlerin büyüklüğüne göre genellikle 3-4 iğne kullanmak gerekebilir. Daha sonra 2 kez dondurma ve eritme şeklinde toplam yarım saat süren ablasyon uygulanır. İşlem sırasında oluşan buz topu (iceball) tomografide görülebilir ve buz topunun tümörü tamamen içine aldığı izlenebilir. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Böbrek kanserlerinde geçmişte radyofrekans ve mikrodalga gibi 'ısıtma' yöntemleri de kullanılmakla birlikte bu yöntemlerin kriyoablasyona göre 3 önemli dezavantajı vardır:
1. İşlem sırasında ablasyon alanı görülemez, bu nedenle tümörün tamamen tahrip olup olmadığı anlaşılamaz. Oysa kriyoablasyonda, oluşan buztopu tomografi, emar ve ultrasonda görülebilir.
2. Ablasyon alanı küçüktür ve genellikle 3 cm nin altındadır. Oysa kriyoablasyonda, iğne sayısı artırılarak ablasyon alanı büyütülebilir.
3. Radyofrekans ve mikrodalga işlemi ağrılıdır. Bu nedenle genel anestezi kullanılır. Bu, RCC nin sık görüldüğü yaşlı hastalarda riskli olabilir. Oysa kriyoablasyon ağrılı olmadığından lokal anestezi yeterlidir.

Bu nedenlerle, günümüzde RCC gibi böbrek kanserlerinin perkütan ablasyonunda kriyoablasyon yöntemi tercih edilmektedir. 














Neden ameliyat değil de kriyoablasyon
1. Tecrübeli merkezlerde yapılırsa, kanserden kurtulma konusunda en az parsiyel nefrektomi kadar başarılıdır.
2. Yan etkisi daha azdır, böbrek fonksiyonlarını genellikle bozmaz.
3. Narkoz, kesi dikiş yoktur, lokal anestezi altında iğne deliklerinden yapılır.
4. Hastanede kalış süresi genelde sadece 1 gündür, kişi hemen normal hayatına dönebilir.






 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 Video bilgilendirme: "Böbrek kanserinde kriyoablasyon tedavisi"
 
 

Böbrek kanserinin tanısında ideal yöntem iğne biyopsisidir.
Kriyoablasyon, böbrek kanserini ameliyatsız olarak böbreği koruyarak tedavi eden bir yöntemdir.
Sol böbrekteki 3 cm çaplı kanserin kriyoablasyondan sonra tamamen tahrip olduğu izleniyor.
Bazı böbrek kanserleri mikrodalga ablasyonla böbrek korunarak tedavi edilebilir.

Kanserde Girişimsel Tedavi Yöntemleri

Prof. Dr.Saim Yılmaz

0850 255 24 23

 Danışma formu 
BAYRAK 01.jpg
1280px-flag_of_the_united_kingdom.svg.pn
bottom of page