top of page
Onyıllardır tıp biliminin çaresiz kaldığı pankreas kanserinde, teknolojik gelişmeler sonucu pankreastaki kitlenin büyük kısmını öldürebilen, ağrıyı giderebilen ve uzun süre lokal kontrol sağlayabilen perkütan ablasyon yöntemleri geliştirilmiştir. Bizim deneyimimize göre bunların içinde en umut verici olanı kriyoablasyon (dondurma) tedavisidir. Bu yöntemde, lokal anestezi altında ultrason ve tomografi rehberliğinde özel iğnelerle girip kanser kitlesini dondurarak öldürüyoruz. Bazı hastalarda ilave olarak dondurduğumuz alana immünoterapi ilacı enjekte ederek (intratümöral immünoterapi) tümör hücrelerini bağışıklık sistemine tanıtıyoruz. Kriyoablasyon işlemimizi lokal anestezi altında iğne deliklerinden yapıyoruz, 1-2 saat süren bu tedaviden sonra hasta aynı akşam ya da ertesi gün evine gidebilir. Ülkemizde 2012 yılından beri yaptığımız bu tedavilerde ciddi komplikasyon (yan etki) oranı %2 civarındadır.
Pankreas kanseri, özellikle gelişmiş ülkelerde sıklığı gittikçe artan bir kanser türüdür. Alkol ve sigara kullananlarla diabet hastalarında daha sık olmakla birlikte hastaların çoğunda belirgin bir risk faktörü yoktur. Pankreas kanserinin sıklığı yaş ile de artar; 40 yaşın altında çok nadirdir, olguların yaklaşık yarısı 70 yaşın üzerindedir.
Pankreas kanseri genellikle karın ağrısı, bulantı, kusma, halsizlik, sarılık, idrarda koyulaşma gibi şikayetlere yol açar. Ancak bu belirtiler hastalığın geç dönemlerinde ortaya çıkar, erken evrelerde ise genellikle hiç bir şikayet yoktur. Pankreas kanserleri histolojik olarak ekzokrin ve endokrin olarak iki grupta incelenir. Ekzokrin tümörler, pankreastaki sindirim enzimlerini üreten ve barsağa akıtan hücrelerden köken alırlar ve tüm pankreas kanserlerinin %98 ini oluştururlar. Bunların içinde en sık rastlanan, tüm pankreas kanserlerinin %85 ini oluşturan adenokarsinom' dur. Endokrin (ya da nöroendokrin) tümörler ise pankreastan kana salınan bazı hormonları (insülin, gastrin, glukagon vb) üreten hücrelerden köken alırlar ve tüm pankreas kanserlerinin %2 sini oluştururlar. Genel olarak, başta adenokarsinom olmak üzere ekzokrin tümörler daha hızlı, nöroendokrin tümörler ise daha yavaş bir seyir gösterirler. Çok nadiren, pankreasta başka bir organdan kaynaklanan metastazlar da görülebilir. Pankreasa en sık metastaz yapan tümörlerden birisi böbrek kanseridir (renal hücreli karsinom).
Nasıl tanı konur?
Pankreas kanserinde, ağrı, sarılık ve kilo kaybı gibi belirtiler nedeniyle ya da tesadüfen yapılan ultrason, tomografi, emar veya PET-CT incelemelerinde pankreastaki tümör görülebilir. Günümüzde bu görüntüleme yöntemlerinin sık olarak kullanılmasıyla, pankreas kanserlerinin erken evrelerde saptanma oranları artış göstermiştir. Pankreasda nadir de olsa iyi huylu tümörler de görülebilir. Ayrıca adenokarsinomlarla nöroendokrin tümörlerin hem seyri hem de tedavileri farklıdır. Bu nedenlerle, pankreasda bir kitle lezyonu görülürse biyopsi yapılmalıdır. Pankreasda ideal biyopsi yöntemi ultrason ya da tomografi rehberliğinde yapılan kor (trukat) iğne biyopsisidir. Lokal anestezi altında ağrısız olarak yapılan ve 10-15 dakika süren bu işlemle pankreasdaki kitlenin histopatolojik yapısı ortaya konabilir. Trukat biyopsi materyali ile aynı zamanda genetik testler de çalışılarak tümörün hangi ilaçlara ya da yöntemlere daha duyarlı olduğu da tesbit edilebilir. Merkezlerimizde, pankreas trukat biyopsisi koaksiyal yöntemle tamamen lokal anestezi altında yaklaşık 15 dakikalık bir işlemle ağrısız olarak yapılır ve hasta bir saat sonra normal hayatına dönebilir.
Pankreas kitlelerinde sadece tanı için cerrahi operasyon yapılması uygun bir yaklaşım değildir. Bu hasta için gereksiz bir ameliyat riski yaratacak ve kemoterapi, radyoterapi gibi tedavilerin başlamasını geciktirecektir. Ayrıca, pankreas kanserlerinin çevresinde oluşan sert tabaka (desmoplastik reaksiyon) nedeniyle tümöre cerrahi olarak ulaşıp biyopsi yapmak kolay değildir ve bazan biyopsinin yanlış yerden alınmasına neden olabilir.
Pankreas kanserinde evreleme
Pankreas kanseri tümörün yaygınlığına göre 4 evreye ayrılır. Evre 1 ve 2 de tümör pankreas içindedir ve bu evreler cerrahi için uygun olabilir. Ancak evre 1 ve 2, tüm pankreas kanseri olgularının sadece %10-15 ini oluşturur. Evre 3 de ise tümör pankreas dışına, mide, barsak ve büyük damarlara yayılmıştır. Pankreas kanserlerinin %40 ını oluşturan bu tür hastalarda cerrahi operasyon yararsızdır. Evre 4 de ise uzak organlara metastaz vardır ve pankreas kanserlerinin %40 ını oluşturan bu hasta grubunda cerrahi operasyon zaten bir seçenek değildir. Sadece kemoterapi ve destek tedavisi uygulanabilir.
Nasıl tedavi edilir?
Pankreas kanserinde, eğer hastanın genel durumu ve tümörün yapısı uygunsa cerrahi operasyon ilk seçilecek tedavi şeklidir. Ancak, pankreas kanseri tanısı alan hastaların sadece %10-15 i cerrahi için uygundur. Bu hastalarda, en sık uygulanan operasyon "Whipple" ameliyatıdır. Bu ameliyatta, pankreas ve oniki parmak bağırsağı alınır, sonra da mide ve karaciğer safra kanalı geriye kalan barsağa ağızlaştırılır. Whipple ameliyatı teknik olarak zor bir ameliyattır; ameliyat mortalitesi (yaşam kaybı) %5, komplikasyon oranı %40 civarındadır. Bu nedenle, sadece bu operasyonu sık olarak yapan deneyimli merkezlerde uygulanmalıdır. Ancak çok iyi yapılmış bir Whipple ameliyatından sonra bile, ortalama (median) sağ kalım 18 ay, 5 yıllık sağkalım oranı da sadece %10-20 civarındadır.
Pankreas kanserinde en sık uygulanan tedavi kemoterapidir. Kemoterapi, operasyonu kolaylaştırmak amacıyla (neoadjuvan), operasyondan sonra (adjuvan) ya da opere olamayan hastalarda tek tedavi olarak uygulanabilir. Kemoterapide, klasik tedavi dışında son zamanlarda, 4 ilaçtan oluşan bir rejimin daha iyi sonuç verdiği görülmüştür. Ancak yan etkileri daha fazla olduğundan sadece genç ve genel durumu iyi olan hastalarda önerilmektedir.
Pankreas kanserinde uygulanan bir diğer tedavi ise radyoterapidir. Radyoterapi genellikle tek başına değil kemoterapi ile birlikte uygulanmaktadır. Bazı durumlarda da cerrahi öncesi veya sonrasında verilebilir. Ancak pankreas kanserinde radyoterapinin yararı tartışmalıdır ve birçok merkezde rutin olarak uygulanmamaktadır.
Pankreas kanserinde yeni tedavi yöntemleri
Görüldüğü gibi pankreas kanserlerinin %85 i için iyi bir lokal tedavi seçeneği yoktur. Sadece sistemik kemoterapi verilir ancak onun da yararı sınırlıdır. Bu nedenle, perkütan ablasyon yöntemi bazı merkezlerde denenmiştir. Varisson Radyoloji merkezlerimiz 2012 den beri yaptığı uygulamalarla dünyada bu konuda en deneyimli merkezlerden biri haline gelmiştir.
Pankreas kanseri
bottom of page