top of page
Basit kistler en sık karaciğer, böbrek, yumurtalık ve memede bulunur.

Kist, içi sıvıyla dolu balon şeklindeki kitlelere verilen bir isimdir. Bulundukları organdan, "kist duvarı" adı verilen ince bir tabaka ile ayrılırlar. Pratik olarak her organda kist oluşabilir. Ancak en sık karaciğer, böbrek, yumurtalık ve memede görülürler. 

Kistlerin bir kısmı doğuştan olabilir. Ya da bazı kalıtsal hastalıklara bağlı olarak gelişebilirler (polikistik böbrek hastalığı, Von Hippel Lindau hastalığı gibi). Bir kısmı da geçirilmiş operasyonlara ya da enfeksiyona bağlı olarak gelişebilir (Lenfosel, kist hidatik gibi). Ancak hastaların çoğunda, kistler belirli bir nedene bağlı olmadan oluşurlar ve yaşla büyüme gösterirler. Kistlerin bir kısmı hiç belirti vermeyebilir. Bazılarında ise çevre dokuya bası sonucu ağrı, şişkinlik, bulantı, tansiyon yükselmesi gibi problemler görülebilir.

 

Ultrason, tomografi ve Emar gibi görüntüleme yöntemlerinin yaygın olarak kullanılması sonucu kistler eskiye oranla çok daha sık olarak saptanmaktadır. Hiçbir şikayete yol açmayan küçük kistlerin tedavi edilmesi gerekmez, belli aralıklarla takip yeterlidir. Ancak kistler büyükse, hızlı büyüme gösteriyorsa ya da şikayetlere yol açıyorsa genellikle tedavi gereklidir. Eskiden kistler için tek tedavi yöntemi olan ameliyat günümüzde artık nadiren uygulanmaktadır. Kistler için günümüzde uygulanan standart tedavi görüntüleme rehberliğinde skleroterapidir.

 

Kist kanser olabilir mi?

Vücudumuzdaki kistler görüntüleme bulgularına göre “basit kist” ve “komplike kist” olarak ikiye ayrılır. Basit kistin, ince ve düzgün bir duvarı vardır ve içerisinde sadece sıvı bulunur. Komplike kistte ise, duvar kalın ve düzensiz olabilir ve kistin içinde sıvı yanında katı “solid” kısımlar da vardır. Basit kistlerin kanserle bir ilgisi olmadığı kabul edilir; bu tür kistlere biyopsi yapılmaz, ya takip edilirler ya da skleroterapi ile tedavi edilirler. Komplike kistler ise genellikle abse, kanama ve enfeksiyon gibi olaylara bağlıdır, ancak küçük bir kısmında kanser de bulunabilir. Bu tür kistlerde, sıvı içeriği iğneyle alınarak incelenmelidir. Bazı durumlarda, kistin solid (katı) kısmından da iğne ile biyopsi alınıp patolojide inceleme yapmak gereklidir. Bu incelemelerin sonucuna göre hasta sadece takip edilebilir ya da skleroterapiyle nadiren de cerrahiyle tedavi uygulanabilir.

Karaciğer kistleri:

Karaciğerde en sık rastlanan kistler basit kist ve hidatik kisttir.  Basit kistler, diğer organlarda olduğu gibi ince ve düzgün bir duvara sahiptir ve içlerinde sıvıdan başka bir şey bulunmaz. Hidatik kistler ise halk arasında "köpek kisti" olarak da bilinirler. Daha çok köpek dışkısıyla temas etmiş sebze ve meyvelerin yenmesiyle insana bulaşırlar. Ultrason, tomografi ve Emar'da genellikle hidatik kistlerin içinde ince membranlar ya da üzüm tanecikleri gibi minik kistler görülür. Bu durumda, basit kistlerden ayırım kolaydır. Ancak bazen, hidatik kistler basit kistlere benzeyebilir. Bu durumda, özel kan testleriyle bu iki durum birbirinden ayırt edilebilir.

Karaciğerdeki basit kistlerde, günümüzde en sık uygulanan tedavi yöntemi skleroterapidir. Bunun için, ultrason rehberliğinde kistin içine iğne ile girilir ve skopi cihazında kist içine ilaç verilerek kistin safra kanallarıyla bağlantısı araştırılır. Bağlantı yoksa kist sıvısı alınır ve yerine uygun miktarda alkol enjeksiyonu yapılır. Basit kistlerin çoğu, bu tek seanslık tedaviden sonra belirgin olarak küçülür ya da kaybolur. Ancak bazı durumlarda, ikinci seans ya da kateterle tedavi gerekebilir. 

Hidatik kistte ise tedavi yine iğne ile yapılır, ancak basit kist tedavisinden biraz farklıdır. Bu konunun ayrıntıları "Hidatik Kist" başlığı altında verilmiştir. 

Böbrek kistleri:

Böbrekte basit kist çok sık görülür. Bir çalışmada, 50 yaşın üzerindeki bireylerin yarısında böbrekte basit kist saptanmıştır. Bu kistlerin çoğu küçüktür, belirti vermez ve tedavi gerekmez. Ancak kistler 5cm nin üzerindeyse, büyüyorsa veya ağrı, idrarda kanama, enfeksiyon ve hipertansiyon gibi yakınmalara yol açıyorsa tedavi gerekir. Böbrek kistlerinde günümüzde en çok uygulanan tedavi alkol skleroterapisidir. Yapılan çalışmalarda, tek seanslık skleroterapiyle kistlerin %90 dan fazlasının küçüldüğü ya da kaybolduğu ve kistin yarattığı yakınmaların da büyük ölçüde ortadan kalktığı gösterilmiştir. 

Böbrekteki basit kistler bazen "polikistik böbrek hastalığı" denen kalıtsal bir hastalığa bağlı olarak gelişebilir. Bu hastalıkta böbrek içinde sayısız basit kist vardır ve hastalarda ileri yaşlarda böbrek yetmezliği gelişir. Bu tür hastalarda, eğer kistler ağrıya neden olursa, skleroterapi ile kistler tedavi edilebilir. 

Böbrekte nadiren de olsa hidatik kist görülebilir ve skleroterapi ile tedavi edilebilir. Çok nadiren böbrek kanserleri tomografi ve Emarda kist gibi görülebilirler. Bu durumda, iğne biyopsisi ile tanı konulabilir. 

Yumurtalık (over) kistleri:

Yumurtalık (over) kistlerine oldukça sık rastlanır. Bu kistlerin çoğu basit kistlerdir, ikinci sıklıkta endometriosis kistleri (çikolata kisti) görülür. Basit kistlerin çoğu tedavi gerektirmez. Bu kistlerin birçoğu kendiliğinden geriler, bir kısmı ise ilaç tedavisiyle küçülebilir. Ancak bir bölümü de sebat edebilir ya da büyüyebilir. Çikolata kistleri ise içi kanla dolu olan kistlerdir. Bu kistler adet kanamaları sırasında şiddetli ağrılara yol açabilirler.

 

Büyüyen basit kistlerde ve ağrı yapan çikolata kistlerinin çoğunda cerrahi operasyon önerilir. Fakat cerrahi operasyonun genel anestezi ve kesi gerektirmesi, enfeksiyon ve yapışıklık gibi riskler içermesi nedeniyle hastalar tarafından çok tercih edilmez. Bu nedenle tüm dünyada farklı ameliyatsız tedavi yöntemleri uygulanmıştır. Bunların içinde en çok tercih edileni ultrason rehberliğinde skleroterapidir. Bu işlemde, lokal anestezi altında ciltten ince bir iğneyle ultrason rehberliğinde kist içine girilir. Kist sıvısı dışarı alındıktan sonra, sıvıyı üreten kistin iç tabakasını tahrip eden bazı ilaçlar verilir ve iğne dışarı alınır. Alınan sıvı da patolojide incelenir. Skleroterapi için en sık kullanılan madde alkoldür. İç duvarı tahrip olan kist zamanla küçülür, hatta bazen kaybolabilir. 

Ultrason rehberliğinde skleroterapi, yumurtalıklardaki hem basit kistlerde hem de çikolata kistlerinde (endometriosis) başarıyla kullanılmıştır. Literatürde yapılan çeşitli çalışmalarda, ultrason rehberliğinde skleroterapiden sonra, yumurtalık (over) kistlerinin %82-85 inin kalıcı olarak küçüldüğü ya da kaybolduğu saptanmıştır. Ayrıca endometriosis hastalarında, kistlerin küçülmesine paralel olarak, ağrı şikayetinde de belirgin azalma ya da kaybolma görülmüştür.

Over kistlerinde, skleroterapi sadece "iyi huylu" özellikler taşıyan ve kanda CA-125 değerleri normal olan hastalarda uygulanmalıdır. Çeşitli çalışmalarda, bu tür hastalarda kistin yumurtalık kanseri olma ihtimalinin sıfıra yakın olduğu gösterilmiştir. Örneğin, 2003 yılında yayınlanan bir çalışmada, 10cm den küçük over kisti olan 50 yaşından büyük 2763 hasta takip edilmiş ve ultrasonda "basit kist" özelliklerini muhafaza eden hastaların hiçbirisinde kanser gelişmediği görülmüştür. Yumurtalık kanseri riskinin 50 yaşın altında daha da düşük olduğu düşünülürse, bu tür hastalarda kanser riskinin çok çok düşük olduğu ve ultrasonun basit kist ile "kanser şüphesi taşıyan kist" ayrımında ne kadar değerli bir yöntem olduğu anlaşılacaktır. Sonuç olarak, ultrason rehberliğinde skleroterapi kararı, mutlaka iyi bir ultrason değerlendirmesi ve kanda CA-125 değerleri ölçüldükten sonra uygulanmalı, kanser şüphesi olan hastalarda ise klasik cerrahi tercih edilmelidir.

Video bilgilendirme "Yumurtalık kistlerinde ameliyatsız tedavi".

Meme kistleri:

Meme kistlerinde toplumda oldukça sık rastlanır. Bu kistlerin çok büyük kısmı basit kistlerdir, diğer nedenlere bağlı kistler nadirdir. Meme kistlerinin çoğunluğu küçüktür ve herhangi bir şikayete yol açmaz. Ancak bazen kistler büyüyebilir, ciltten çıkıntı yapabilir ve ağrı gibi şikayetlere yol açabilirler. Bu durumda genellikle tedavi uygulanır. Tedavide günümüzde cerrahi artık terkedilmiştir. Genelde uygulanan, bir cerrah tarafından ultrason kullanmadan kisti elle muayene ederek bir iğne batırmak ve içindeki sıvıyı almaktır. Ancak, bu yaklaşım 2 nedenden dolayı sakıncalıdır. Birincisi, bazı hastalarda ele gelen kitle kistin kendisi olmayabilir ve bu şekilde ultrasonla görmeden sokulan iğne yanlış yerlere gidebilir. İkincisi de, sadece sıvıyı boşaltmak kistler için genellikle yararsızdır, bu tür hastalarda, kistlerin çoğu tekrar eski boyutlarına gelirler, dolayısıyla tedavi boşuna yapılmış olur. Bu nedenlerle, meme kistleri tedavi edilecekse, önce lokal anestezi altında ultrasonla görerek kist içine iğneyle girilmeli, kist içeriği dışarı alınmalı ve sonra da yine ultrason rehberliğinde alkol verilerek kistin iç duvarı tahrip edilmelidir. Literatürde, bu şekilde yapılan tedavilerden sonra meme kistlerinin 6 ay içinde %95 den fazlasının tamamen kaybolduğu bildirilmiştir. Ancak bu tedavi, mutlaka ultrason rehberliğinde ve bu konuda deneyimli hekimler tarafından yapılmalıdır. Çünkü, alkolün yanlışlıkla kist dışına verilmesi durumunda normal meme dokusunda ciddi problemler gelişebilir. 

Kist tedavileri

Basit kistler ve komplike kistlerin ultrason görünümleri.
Karaciğerdeki kistler ultrason rehberliğinde skleroterapi ile ameliyatsız olarak tedavi edilebilir.
Yumurtalık (over) kistleri ultrason rehberliğinde skleroterapi ile ameliyatsız olarak tedavi edilebilir.
Meme kistleri ultrason rehberliğinde skleroterapi ile ameliyatsız olarak tedavi edilebilir.

Kanserde Girişimsel Tedavi Yöntemleri

Prof. Dr.Saim Yılmaz

0850 255 24 23

 Danışma formu 
BAYRAK 01.jpg
1280px-flag_of_the_united_kingdom.svg.pn
bottom of page