top of page
Kolon kanseri, rektum kanseri ve metastazlarında minimal invaziv girişimsel tedaviler.

Kolon kanseri, kalın barsak dokusundan kaynaklanan bir kanser türüdür. Aslında kalın barsak kanserinin genel adı kolorektal kanserdir. Bu kanserler, kalın barsağın anüse yakın kısmından kaynaklanırsa rektum kanseri, daha yukarı seviyedeki barsak kesimlerinden kaynaklanırsa kolon kanseri olarak isimlendirilirler.

Kolorektal kanserler en sık rastlanan kanser türlerindendir; her yıl dünyada yaklaşık 1.000.000 kişinin bu kansere yakalandığı tahmin edilmektedir. Kolorektal kanser 2012 yılı itibarıyla, kadınlarda en sık rastlanan ikinci, erkeklerde ise en sık rastlanan üçüncü kanser türüdür.

Kolorektal kanserlerinin gelişiminde kırmızı etin özellikle işlenmiş etin fazla tüketilmesi önemli bir rol oynar. Bunların dışında ileri yaş, aşırı alkol tüketimi, kabızlık ve kalınbarsağın ülseratif kolit ya da Crohn hastalığı gibi iltihabi hastalıkları da kolorektal kanser ihtimalini artırır. Ailesinde kolorektal kanser olanlarda risk daha yüksektir. Olguların yaklaşık %5 inde genetik geçişli bazı hastalıklar kolorektal kanser nedeni olabilir. Ancak, kolorektal kanser hastaların %75-80 inde herhangi bir risk faktörü olmaksızın gelişmektedir.

 

Nasıl teşhis konur?

Kolorektal kanserler bazen kabızlık, dışkıda incelme ve dışkıyla kan gelmesi gibi şikayetlere yol açabilir. Bazen kanama azdır ve dışkıda görülmez, ancak dışkıda gizli kan testinde ortaya çıkabilir. Bazen de kronik kanama kansızlık yapabilir ve hastada tek belirti nedeni açıklanamayan bir kansızlık olabilir. Hastada, bu belirtilerle yapılan kolonoskopi incelemesinde tümör görülebilir ve eşzamanlı biyopsi alınarak kesin tanı konabilir. Kolorektal kanser saptandıktan sonra, hastada evreleme amaçlı tomografi, PET-CT ve emar gibi radyolojik incelemeler yapılır. Bu filmlerde, tümörün lenf düğümleri, karın zarı ve karaciğer, akciğer gibi organlara yayılıp yayılmadığı anlaşılır. Bu bulgulara göre hastada hangi tedavinin uygulanacağına karar verilir. Kolorektal kanserler bazen hiç şikayet yaratmazlar ve tarama amaçlı olarak yapılan kolonoskopide tesadüfen saptanabilirler. Kolorektal kanserlerin yaklaşık %80 i önce polip halinde başlayıp sonra kansere dönüştüğünden, kolonoskopi taramaları tümörü çok erken evrelerde hatta bazen kansere dönüşmeden yakalayabilir. Kolonoskopi sırasında saptanan polipler aynı seansta alınabilir, böylece kanser daha oluşmadan engellenmiş olur. Tarama amaçlı kolonoskopinin normal bireylerde 50-75 yaşları arasında on yılda bir yapılması önerilmektedir. Taramada kolonoskopi dışında, dışkıda gizli kan testi ve DNA testinin de belli aralıklarla yapılması önerilmektedir.

 

Nasıl tedavi edilir?

Kolorektal kanserlerde, ilk tercih edilen tedavi yöntemi eğer hasta uygunsa cerrahi operasyondur. Bazı durumlarda, önceden (neoadjuvan) kemoterapi veya radyoterapi verilerek tümör küçültülür, operasyon bunu takiben uygulanır. Bazı durumlarda ise, bu tedaviler cerrahi operasyondan sonra (adjuvan) verilebilir.Eğer hastada tanı anında karaciğer ve akciğer gibi uzak organlarda yayılım (metastaz) varsa, cerrahi operasyon yerine kemoterapi ve bazen radyoterapi uygulanır. Bu tür hastalarda, karaciğer ve akciğerdeki metastazlar az sayıda ve tek bir bölgede ise, hem barsaktaki tümör hem de metastazlar cerrahi olarak çıkarılabilir, ya da metastazlara radyofrekans, mikrodalga ve kriyoablasyon gibi yöntemler uygulanır, barsaktaki tümör de cerrahi yolla alınabilir.

 

Kolorektal kanserlerde girişimsel tedaviler

Kolorektal kanser anüse yakın yerleşimli ise (rektum kanseri), cerrahiden önce ya da sonra kemoterapi uygulamak sıklıkla gerekli olur. Bu tür hastalarda, kemoterapi ilacı toplardamardan tüm vücuda verileceğine, rektumun atardamarından direkt olarak tümöre verilebilir. Böylece, hem kemoterapi ilacı rektuma daha etkili olur hem de sistemik yan etkiler azaltılabilir. İntraarteryel kemoterapi olarak adlandırılan bu yöntem operasyondan önce (neoadjuvan) uygulandığında birçok hastada tümörün belirgin olarak küçüldüğü hatta PET-CT ve kolonoskopide tamamen kaybolduğu görülebilir.

 

 

 

Rektum kanseri bazı hastalarda ameliyattan sonra aynı bölgede nüks edebilir. Bu tür olgularda, rektum ameliyatla alınmış olduğundan şüpheli kitlelerden kolonoskopi ile biyopsi alınamaz. Ulaşılması oldukça zor olan bu bölgede, bilgisayarlı tomografi rehberliğinde kor (trukat) iğne biyopsisi yapılarak şüpheli kitlenin kanser olup olmadığı anlaşılabilir. Nüks etmiş rektum kanserinde, tümör bazen cerrahi olarak alınamayabilir, hasta daha önce radyoterapi aldığından radyoterapi yapılamayabilir ve hatta klasik kemoterapi de çok etkili olmayabilir. Böyle durumlarda, bölgesel etkisi daha fazla olduğu için intraarteryel kemoterapi uygulanabilir ve başarılı sonuçlar verebilir.

Rektum kanserinde intraarteryel kemoterapi, kongre birincilik ödülümüz için tıklayınız

Kolorektal kanser metastazlarında girişimsel tedaviler

Kolorektal kanser hastalarının önemli bir kısmında, tanı konulduğu zaman ya da sonraki süreçte uzak organ metastazları gelişir. Bu metastazlar en çok karaciğerde, ikinci sırada da akciğerde görülür. Karaciğer ve akciğerdeki metastazlar sayıca az ise ve çapları 3 cm den küçükse, radyofrekans, mikrodalga ve kriyoablasyon gibi yöntemlerle tedavi edilebilirler.

Kolorektal kanserli birçok hastada, karaciğerdeki metastazlar sayıca fazla ve karaciğerin her iki lobunda olabilirler; bu tür durumlarda perkütan ablasyon uygun bir seçenek değildir. Bu hastalarda, öncelikle klasik kemoterapi denenebilir. Bu yöntem başarılı olmazsa, kemoembolizasyon ve radyoembolizasyon gibi transarteryel tedaviler uygulanmalıdır. Kolorektal kanserin karaciğer metastazlarında, genellikle irinotekan ilacı ile yüklenmiş mikrotaneciklerle kemoembolizasyon yapılır. Kısaca DEBIRI adı verilen bu yöntemde, kasıktan 2-3 haftada bir anjio yapılarak bu mikrotanecikler karaciğer atardamarından direkt olarak tümörlere verilir. Böylece, hem damarları tıkanan tümörler kansız kalır hem de irinotekan ilacı bu taneciklerden günlerce tümörlerin içine salınır. DEBIRI yöntemi, normal kemoterapi ile de kombine olarak kullanılabilir. Yapılan çalışmalarda, bu şekilde kullanıldığında DEBIRI nin hasta sağkalımını normal kemoterapiye göre yaklaşık 2 kat uzatabildiği gösterilmiştir.

Kolorektal metastazlarda oldukça sık kullanılan bir başka girişimsel tedavi de radyoembolizasyondur. Bu yöntemde, Yttrium adlı bir radyoaktif madde 50 mikron çapında mikrokürelere yüklenir ve karaciğer atardamarından direkt olarak tümörlere verilir. Böylece, hem klasik radyoterapiden çok daha yüksek dozda (3-4 kat) radyasyon verilerek etkili bir tedavi yapılır hem de çevredeki normal dokular radyasyonun etkilerinden korunmuş olur. DEBIRI ve radyoembolizasyon farklı mekanizmalarla tümörü öldürdüklerinden birbirlerine alternatif değil birbirlerini tamamlayan yöntemlerdir. Bu nedenle, aynı hastada farklı zamanlarda birlikte kullanılabilirler.

 

 

Kolorektal kanser hastalarında, bazen metastazlar karaciğerin sadece sağ ya da sol lobunda olabilirler. Ancak, hastalıklı lob ameliyatla genellikle alınamaz çünkü kalan lob küçük olduğundan hastaya yeterli olmayacaktır. Bu tür hastalarda, DEBIRI ve radyoembolizasyon gibi tümörlere etkili tedaviler yanında portal ven embolizasyonuyla (PVE) hastalıklı lobun besleyici damarı da tıkanabilir. Böylece hastalıklı lobun beslenmesi bozulup küçülürken (atrofi) sağlıklı lob da büyür (hipertrofi). Sağlıklı lobun hacmi belli bir seviyeye ulaştığında, hasta güvenle ameliyat olabilir ve tümörlerin bulunduğu lob tamamen dışarı alınabilir. 

Kolorektal kanserler karaciğer dışında, en sık akciğer olmak üzere diğer organlara da metastaz yapabilirler. Akciğer metastazları eğer sayı ve boyut olarak uygunsa, radyofrekans, mikrodalga ve kriyoablasyon gibi perkütan ablasyon yöntemleriyle tedavi edilebilir ya da lokal olarak kontrol altında tutulabilir.

 

 

Kolon kanseri

Rektum kanserinde intraarteryel kemoterapi PET-CT patolojik tam yanıt.
Rektum kanserinde intraarteryel kemoterapi endoskopi patolojik tam yanıt.
Kolon kanseri karaciğer metastazlarında radyofrekans ablasyon sonrası PET-CT de tam yanıt.
Kolon kanseri karaciğer metastazlarında kemoembolizasyon (DEBIRI, TAKE) sonrası parsiyel yanıt.
Kolon kanseri karaciğer metastazlarında radyoembolizasyon (mikroküre, TARE) ile parsiyel yanıt.
Kolon kanserinin akciğer metastazlarında kriyoablasyon başarılı bir tedavi yöntemidir.

Kanserde Girişimsel Tedavi Yöntemleri

Prof. Dr.Saim Yılmaz

0850 255 24 23

 Danışma formu 
BAYRAK 01.jpg
1280px-flag_of_the_united_kingdom.svg.pn
bottom of page